Bir şehirde yaşıyorsanız ve etrafınız beton bloklarla çevri ise, kendinizi zaman zaman doğaya atma isteği duyarsınız. Duvarların, gürültünün ve insanların üzerinize geldiği, bir çıkış yolu aradığınız anlar… Tüm bunlardan, en iyi kaçış yollarından birinin, balık avı olduğunu bilmeyenimiz çok azdır. Birçoğumuzun çıkış yolu olarak gördüğü bu yöntem, ebeveynler için de çok önemli bir eğitim unsurudur. Eğer bir çocuk sahibiyseniz, çocuğunuzun kişisel gelişimine olumlu katkı sağlayacak bir hobi olarak balıkçılığı kullanmanız oldukça yarar sağlayabilir. Birçok film de baba oğul arasındaki bağı anlatmak için balık avı kullanıldığına tanık olursunuz.
Bizlerde iyi bir ebeveyn olmak istiyorsak, özellikle teknolojinin bağımlısı olmuş çocuklarımızı, bir nebze de olsa bu illetten uzak tutmak için, balığa giderken yanımıza alabiliriz.
Sorulduğu zaman, en kıymetli varlıklarımız dediğimiz çocuklarımıza bu iyiliği neden yapmıyoruz? Eğer çocuklarımız bizim en değerli varlıklarımızsa, ilk gideceğimiz ava, onları da yanımıza alarak ilk adımı atalım.
Çocuklarımızı neden balık avına götürmeliyiz? Kısaca anlatalım.
- Özellikle, eğitim çağındaki çocuklarımızın, bir gününü nasıl geçirdiğini düşünelim. Hafta içi tüm gününü okul ortamında ve çoğunlukla dört duvar arasında geçirirler. Bir günün eğlence ihtiyacını birkaç dakikalık teneffüse sığdırmaya çalışırlar. Eve geldiklerinde ise, çocuklarımıza rakip olarak tanıttığımız, aslında arkadaş ya da akran olması gereken diğer çocuklarla yarışta geri kalmamaları için, onlarca soru çözmeleri ve ödevlerini yapmalarını söyleriz. Hafta sonu mu? Hafta sonu ise sokakta oynaması, gelişim sürecine katlı sağlaması gereken sanat ya da spor kurslarına gitmeleri yerine, yine bol bol soru çözdükleri kurslara göndeririz. Malum çok önemli sınavları var, rakiplerinden geri kalmamaları gerekir. Böylece bir haftayı geride bıraktık.
- Çocuğa boş vakit yaratırız zaman zaman. Bu boş vakitlerde ise eğlensinler diye, teknolojik ürünlerle zaman geçirmelerine göz yumarız. Saatlerce bir bilgisayar ya da telefon ekranına bakmalarına izin vererek, onlara en büyük kötülüğü yaparız. Oysa o gözler doğadaki çiçeği, böceği, kuşu, ağacı görmeli. Ruhlarına dijital mikroplar yerine sağlıklı doğa görüntüleri işlemeli. Çocuklarımıza doğanın güzelliklerini ve faydalarını göstermeliyiz. Bunu da, balığa veya, bir doğa yürüyüşüne çıkarken, çocuklarımızın bize eşlik etmesini isteyerek yapabiliriz.
Unutmayalım ki bu anlattıklarımız, eve kapanan, teknolojiye bağımlı büyüyen çocuklarımızda; asosyal, iletişimden kopmuş, belki de kişilik bozukluğu gösteren etkiler yaratabilir.
- Çocuklarımızı balığa götürdüğümüzde, doğayı daha iyi tanıyacaklardır. Doğadan kopuk yeni nesil, birçok şeyi yakın zamanda sadece kitap ve dergilerde görecektir. Derslerde bahsedilen birçok şeyin karşılığının, aslında doğada var olduğunun farkına varacaktır. Ekosistemi öğrenecek, besin zincirini görecek, üremeyi, büyümeyi tanıyacaktır. Sadece derslerde anlatılıp bir anlam kuramadıkları onlarca bilginin yaşamla bağını kuracaklardır. Dahası doğayı sevmeyi öğrenecek, yok etmeyi değil, korumayı öğreneceklerdir. Doğada bulunan ve gelecekte belki yok olacak türleri tanıyacaklardır.
- Balık avlayan çocuklarda gözlemlenen önemli bir duygu da başarabilme ve özgüven duygusudur. Balık yakalayabilme, çocuk üzerinde ben yapabilirim, başarabilirim duygusunun yerleşmesini sağlar. Olta ucundaki balığı kıyıya ya da tekneye çekmek için verilen mücadele çocuklarımızda mücadele etme ve pes etmeme duygusunu geliştirir. Bunun yanında, el becerilerinin gelişmesine ve karar verme duygularına olumlu katkı sağlar.
- Balık avlanılan ortamları bilenler, bu ortamlardaki paylaşımları da bilirler. Ben değil biz duygusunu, paylaşımcı olmayı öğrenirler. Dostlu ve aile bağlarını güçlendiren bu tür faaliyetler her açıdan size ve çevrenize olumlu katkı sağlar. Bunun en güzel örneği, büyük bir balık yakaladığınızda, başta sosyal medya olmak üzere, her türlü iletişim aracını kullanarak herkese bunu ulaştırma gayretinizdir.
- Çocuğunuzla birlikte balık avladığınızda yapacağınız birkaç örnek davranış, çocuk üzerinde önemli etkiler yaratacaktır. Yakaladığınız küçük bir balığı örselemeden tekrar bırakmanız, doğanın korunması gerektiğini anlatır ona. Kullandığınız atıkları, doğaya bırakmak yerine bir poşete koyarak dönüşte çöp kutusuna atmakta iyi bir örnek olacaktır. Bunları yaparken doğayı korumak, zarar vermeden avlanmak gerektiğini fısıldamakta, çocuğa verilecek iyi bir mesaj olacaktır.
Özetle bir çocuğu balığa götürmenin nedenlerinden bahsettik. Ebeveyn olarak bizim ne kadar deşarj olmaya, stresten uzaklaşmaya, stres atmaya ihtiyacımız varsa çocuğumuzun da günümüz şartlarındaki olumsuzluklardan uzaklaşmak için doğayı tanımaya ihtiyacı vardır.
İyi bir ebeveyn olun, çocuğunuzu balığa, doğaya götürün…
